27 Şubat 2016 Cumartesi

Yazarlık Üzerine 2

Uzun zamandır akıcı şekilde fikir üretemediğimden, korkar ve şikayet eder oldum hatta elim klavyeye değmez olmuştu. Belli bir hedef yok, beni sıkıştıran yani aklımı sürekli meşgul eden bir projemin olmayışı... İşte bunun çözümünü yine kendimde buldum. Geçen sene hemen hemen bu zamanlar "Yazarlık Üzerine" isimli yazıyı klavyeye dökmüştüm ve o plan sayesinde sürdürülebilir şekilde ürün verdiğimi keşfettim. O halde neden bunu tekrarlamayayım. Bu sefer mesaj kaygısı vermeden direkt olarak ne yapmak isteğime geçeceğim zaten yazıyı fazla uzun tutmak istemiyorum şayet şu aralar blog için görsel bulmakta da zorlanıyorum.

Çok istediğim halde bir türlü bitiremediğim, bundan önceki yazıya da konu olan meşhur film incelemesi girişimim var. Normalde Matrix üzerine yazılı iki üç paragraf duruyor ama buna inceleme demeye bin şahit ister. Yazdığım kadarını tekrardan düzenleyip -bu belki üçüncü düzenlemem olacak- daha tatmin edici, sizi de -yani hiç olmayan sizleri- memnun edecek bir yazı çıkarabilirim. Zaten makineler ve yapay zeka üzerine yazmayı arzuladığım bir deneme girişimim var onu da incelemeye entegre edebilirsem deneme işini aradan çıkarmış olurum hem de ikisi birbirini destekler daha güçlü tek bir yazı çıkar ortaya. Hatta yazı iki ayrı bölüm halinde inceleme ve tartışma şeklinde düşünülebilir bunu ilerleyen zaman gösterecek.



Hemen ardından bir inceleme daha geliyor. Kitap incelemesi olacak ve ismi şimdiden veriyorum. Belki de son on yıldır en çok satanlar listesinde ilk beşten hiç düşmeyen, kahveli instagram fotoğraflarının vazgeçilmezi olan Sabahattin Ali'nin ölümsüz eserlerinden tabii ki de Kürk Mantolu Madonna'yı, bu bahar üçüncü kez okuyup en sonunda hakkında bir şeyler yazabileceğim. Tahmin ediyorum mayıs gibi yayınlamış olurum.

Ayrıca halen devam etmekte olan "Dalga" bir nevi kendi yetilerimi denediğim test alanına dönüşüyor. Son süreçte çok düşündüm ve yazı yayınlayamadığım geçtiğimiz ocak ayında üstüne çok durdum. Bu şekilde kurgu ve olay örgüsü konusunda kendimi geliştirmeyi planlıyorum. İleride yazacağım ilk ciddi iş için ön ayak görevi görüyor.

Bu yaz dolu geçirmeyi istediğim bir seyahat programı hazırlamaya çalışıyorum kendime ve gezip görülecek yerler arasında sırasıyla Tahran(Tebriz)-Bakü-Beyrut en muhtemel adaylar arasında. Hepsi olmasa bile en az ikisini gidip görmeyi düşünüyorum. Bakü ile uzun zamandır tanışıklığımız olsa da hiç şimdiki gözlerimle bakamadım şehre. Hem benim gördüğüm zamanki ile arasında büyük farklar oluştu bambaşka bir klasmana girdi şehir. Anılarımı tazelemeye ihtiyacım var. Tahran ise benim memleketim sayılır esasında orası da kişisel gelişim açısından ben ve ön yargılarım için güzel bir fırsat. Beyrut zaten çok özel, daha gidip görmeden şehir hakkında söyleyebileceklerimi buraya sığdıramam öyle de bir niyetim yok zaten. Esas noktaya gelirsem bu gezilerimi yine klavyeye dökmek istiyorum. Öncesinde seyahatname niteliği taşıyacak bir eser düşündüm ama bu benim için ütopik olur sanırım. Onun yerine sıradan gezi yazıları olacak gibi duruyor. Seneye belki "Dalga" biterse oradan kazandığım deneyimlerle kaliteli başka projeler de çıkarabilirim.



Şiirlerim ise tamamen anlık gelişen ve tek gecelik maceralardan çıkan sonuçlar oluyor. Onlarda yine aynı sıklıkta gelmeye devam edecek diye umuyorum. Şiir yazarken bayağı memnun kalıyorum.

Son olarak ise bu sene 15. si düzenlenen Ahmet Hamdi Tanpınar edebiyat yarışması, "Deneme" dalında yazılar kabul ediyor ben de bu fırsatı kaçırmayıp katılacağım. Muhtemelen onun hazırlıklarına da yakında başlarım. Yarışmanın bitimine doğru buradan okuyabilirsiniz diye umuyorum. Kazanmak için değil zaten yalnızca üşengeçliğimi kırmak için bu işe gireceğim.

Yazının başında uzun tutmak istemiyorum tarzı bir ibare kullanmıştım ama pek beceremedim sanırım :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder